Slovenya, insana sonsuz doğal güzellikler sunan Avrupa’nın en yeşil ülkelerinden biri. Buraya gelmeden hepiniz mutlaka Bled Gölü’nün ya da Bohinj Gölü’nün methini duymuş ve hatta Ljubljana’nın sevimliliğine dair övgüler işitmiş olabilirsiniz. Fakat Slovenya’da ikiden fazla gününüz varsa size dudak uçuklatacak güzellikteki 2 yerden bahsetmek isterim.
Skocjan uzun süredir Melih’in “Dünya’da gezilecek yerler” listesinde vardı. Buraya gelirken bir de Postojna diye bir mağaradan haberimiz oldu. Bu, turistlerce daha çok bilinen, Ljubljana ve Predjama Kalesi’ne yakınlığı sebebiyle daha çok ziyaret edilen bir mağara. Biri Melih’in listesinde olunca, diğeri de bu kadar çok turist çekince hangisini tercih etsek diye kara kara düşünür olduk. Çokça araştırdık, fakat ikisini birbirinden net bir şekilde ayıran veya güzel bir kıyaslama yapan ne yerli ne de yabancı bir kaynağa rastlayabildik. Birazdan siz gönül dostlarıma bu iki nadide mağarayı kıyaslayacak, mağaralara girişte ödeyeceğiniz yüklü meblağlara acımamanızı sağlayacağım😅
Postojna Mağarası (Postojnska Jama)
Bu mağaranın giriş ücreti kişi başı 25.80 Euro. Kalbiniz birden hızlıca çarptı değil mi?😂 Sakin olun bizim de öyle oldu, ama bu kadar tercih ediliyorsa vardır bir hikmeti deyip parayı bayıldık. Biletinizi buradan alabilir, tur saatlerine bakabilirsiniz. Ben kesinlikle bileti önceden online olarak almanızı öneririm.
Buna ek olarak, biletlemede Predjama Kalesi’ni kapsayan paketler de sunuluyor. Siz de bizim gibi kaleyi sadece dışarıdan görecekseniz, bu bileti almanıza gerek yok. Zaten bu kalenin asıl olayı dış görünüşü, içinde matah bir şey yokmuş.
Turlar sabah 10.00’da başlıyor, en son tur saat 15.30’da. Mağaraya girebilmeniz için bu turlardan birine kaydolmanız gerek. Online aldığınız bileti, bilet ofisinden kağıt bilete dönüştürmeniz gerekiyor. Bilet ofisi sabah 9.30’da kapılarını açıyor. Eğer siz sabah 10.00 turuna kaydolduysanız, tur başlangıcına 15 dakika kalana kadar biletinizi ofisten almış olmalısınız. Bu mağaraya otobüslerce çekik yığdıklarını göz önünde bulundurursak ofisin önünde erkenden sıraya girmeniz yerinde olacaktır. Mağara girişinde büyükçe bir otopark mevcut, fakat günlük €5 ödemeniz gerekiyor. Biletinizi teslim alırken, ofiste aynı gişeye otopark ücretinizi de ödeyebilir, böylelikle çıkışta vakit kaybetmemiş olursunuz. Ofise bitişik büyükçe bir kafe ve restoran da mevcut, tur saatinize göre karnınızı doyurabilir veya kahve keyfi yapabilirsiniz. Hemen alt katında tuvaletler de mevcut, size tavsiyem turdan önce tuvalet ihtiyacınızı gidermeniz, çünkü içeride tur epeyce uzun sürüyor ve sona kadar tuvalet bulamayacaksınız.
Biletinizi alıp, restoranda ihtiyaç giderdikten sonra mağaranın giriş kapısına doğru yürüyorsunuz. Burada uzun bir kuyruk göreceksiniz endişe etmeyin, hemen içeri alıyorlar. Herkes bu kuyruktan geçtikten sonra içeride dillere göre ayrılıp trenlere alınıyor. Bu mağaranın en ilgi çekici yanlarından biri içeride çok uzun bir yeraltı treninin oluşu ve mağarayı belli bir noktaya kadar bu trenlerin içinde geziyor oluşunuz. Trenlere binerken sakın “tüh en önü kaçırdık” diye üzmeyin kendinizi (biz üzdük oradan biliyoruz😅😂), çünkü zaten üstü açık bir tren, önü de arkası da aynı yeri görüyor. Bu trenle mağara 15 dk kadar ilerleyip sonra trenden iniyorsunuz, 1 saat kadar rehberle birlikte mağaranın içinde yürüyerek geziyorsunuz. Son 15 dk tekrar trene biniyor, çemberi tamamlayıp aynı kapıdan çıkıyorsunuz.
Mağarada fotoğraf ve video çekmek serbest, ancak flaş kullanmamak kaydıyla. Mağara yürüyüşü esnasında en önemli şey rehberinize olabildiğince yakın durmanız, aksi taksirde anlattıklarını duyamayabilirsiniz. Grup epey kalabalık, en arkada olan baya uzakta durmuş oluyor. Rehber sizi sırayla yürünebilir tüm noktalarda gezdirecek. Bir noktada 15 dk kadar sessiz yürüyüş var, bu esnada, gruptan kopup kendi başınıza ilerleyin çünkü kalabalıktan ayrılınca fotoğraf çekmek çok kolaylaşıyor. Rehberin belirttiği noktada yine grubu yakalarsınız. Postojna Mağarası’nda gördüğünüz tüm sarkıt ve dikitler çok güzel şekilli ve farklı renklerde ve yapılarda. Ayrıca mağarada sonraki dönemlerde keşfedilen birkaç oda da mevcut, mesela biri spagetti odası. Burada tavandan sarkan binlerce spagetti görünümünde sarkıtlar göreceksiniz. Etkilenmemek elde değil 😍
Postojna Mağarası’nın bir diğer güzelliği ise buralara özgü bir sürüngen çeşidi olan, “Humanfish” (İnsan Balığı) diye adlandırılan canlıyı bir akvaryum içinde görebiliyor olmanız. Bu canlı hiçbir şey yemeden 10-15 yıl yaşayabilen, insan gibi elleri ve ayakları olup, gözleri olmayan bir canlı. Mağara turunun sonlarına yaklaşınca rehber sizi o akvaryuma yönlendirecek, yaklaşık 30-35 cm uzunluğundaki bu canlıyı görebileceksiniz. Bilet satın alırken bu canlının olduğu bir bölüm bileti de satıyorlar, ona ekstra para ödemenize gerek yok, en ucuz biletle de sonunda bu canlıyı göreceksiniz. Gerçekten ilginç bir deneyimdi.
Postojna Mağarası’nın son 15 dakikalık tren yolculuğuna geçtiğinizde, yolculuğun son birkaç dakikasında tavanlara özellikle dikkatli bakın. Bu kısım 2. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin yakıt ve mühimmat deposu olarak kullandığı yer. Yugoslavlar burayı imha etmek için ateşe vermişler. Askeri olarak başarılı olmuş olsalar da, maalesef bugün bu son 100 metrelik kısımda yeni sarkıt ve dikit oluşumu durmuş ve tavanlar kapkara bir halde. Buranın ilginç tarihinden ötürü özellikle bu kısma geçerken dikkatle bakın.
Postojna’nın Artıları ve Eksileri
Postojna’yı özetlemek gerekirse, artıları tren sayesinde çocuklular ve yaşlılar için de rahat gezilebilme imkanı sunması, içerideki oluşumların daha çok göze hitap etmesi, ve daha güzeli içeride fotoğraf çekmeye izin veriliyor oluşu. Bu mağara çok fazla fiziksel aktivite gerektirmiyor, rahatça geziliyor. Kötü havalarda da gelebilme imkanınız var, çünkü baştan sona kapalı alanda geziyorsunuz. Karnınızı doyurmak, bir şeyler içmek ve hatta konaklamak için de seçeneklerin oluşu ayrı bir artı.Bir diğer artısı ise Predjama Kalesi’ne arabayla 10 dk içinde ulaşabilme imkanınız. Karavanlar için de park yeri mevcut.

Postojna’nın eksilerine gelirsek; mağara ücreti pahalı, otoparkın da ayrıca paralı oluşu can sıkıcı. Biz kış mevsiminde gitmemize rağmen katıldığımız tur grubu epeyce kalabalıktı, yaz aylarında nasıl olur düşünemiyorum. Fazlaca turistik olması da kişiye göre bir eksi sayılabilir.
Not: 2020 için ücret €27,90 olmuş.
Skocjan Mağarası (Škocjanske Jame)
Biz önce Postojna’ya ardından da aynı gün içinde Skocjan’a girdik. En büyük endişemiz aynı gün benzer iki aktiviteyi yapmaktan sıkılabilecek olma ihtimaliydi. Fakat iki mağara birbirinden o kadar farklı deneyimler sunuyor ki, ne biri diğerinin etkileyiciliğini azalttı ne de paramıza acıyıp pişman olduk.
Skocjan Mağarası’na online bilet alacaksanız, en erken bir gün sonrasına bilet alabiliyorsunuz. Fakat gişeden alacaksanız ve turlarda yer varsa aynı gün içine alabilirsiniz. Bilet ücreti kişi başı €16. Biz önce Postojna’yı yapıp kalan vaktimize göre, Skocjan gişesine gidip şansımızı denedik, neyse ki 15 dakika sonrasındaki tura yer bulduk. Skocjan’ın turlardaki kişi kapasitesi ve gün içindeki tur sayısı daha sınırlı. Kesin gitmeyi kafaya koyduysanız, bileti mutlaka önceden online alın. Yine burada da farklı dilde turlar mevcut.

Tur saatinde rehber ile gişe önünde buluşuyorsunuz, Mağara girişine ulaşmak için gişe alanından ayrılıp 15 dakika ormanın içinde, açık havada yürüyorsunuz. Zaten mağara içindeki tüm tur da yürüyerek. Bu sebeple yaşlılar, kalp hastaları, çocuklu aileler ve hamileler için çok uygun olduğunu düşünmüyorum. Biraz yürüyüş, baya da merdiven inip çıkma var. Yine burada da girmeden tüm ihtiyaçlarınızı bilet gişesinin ve mağara giriş kapısının yanındaki tuvaletlerde gidermenizi şiddetle tavsiye ederim. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki bir yere işemek istemezseniz tabii 😂
Mağara girişine ulaştıktan sonra rehberlik diline göre gruplara ayrılıp mağaraya giriş yapacaksınız. Girişten sonraki ilk 10 dakika “sessiz oda” adı verilen kısmı geçeceğinizden, bu yürüyüş sizi pek etkilemeyecek. “Ulan gitti 16 Euro’muz pisi pisine” diye düşüneceksiniz. Ancak sessiz odayı geçince bu mağaranın neden bir Dünya harikası olduğunu “duyacaksınız”. Burada yeraltından gelen çok güçlü bir nehir var. O kadar geniş bir mağarada bu kadar debisi yüksek bir nehir görmek “vaooov” etkisi yaratıyor. Rehberiniz bu nehrin tarihte taşıp mağarada ulaştığı yükseltiyi gösterince ağzınız açık kalacak. Doğanın gücünü iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Mağarada yarasaların bıraktığı izler, mağara araştırmacılarının hala araştırma yaptığı korkunç patikalar, nehrin üzerinden yürüyerek geçtiğiniz 45 metre yükseklikteki yürek hoplatan köprü ile Skocjan gerçekten insana inanılmaz bir deneyim sunuyor.
Siz de bizim gibi şanslıysanız, nehrin debisine göre nehir kıyısına kadar inip görebilirsiniz. Ama yaz aylarında geldiyseniz, nehrin debisi çok çok zayıf olacağından, belki o kadar etkilenmezsiniz.
Skocjan’ın içindeki sarkıt ve dikitler genel olarak Postojna kader görkemli değil; hem renk hem de şekil açısından. Ama bir tanesi var ki, 12 metreyi aşan boyu ve 250 bin yıllık yaşıyla görenleri büyülüyor.
Skocjan’ın Artıları ve Eksileri
Gelelim Skocjan’ın artı ve eksilerine. Artılardan başlarsak; daha makul bir fiyat sunması, otoparkının ücretsiz olması, daha az turistik olup daha butik bir tur ile geziyor olmanız, standart bir mağarada göremeyecek olduğunuz bir nehri burada görüyor olmanız Skocjan’ın en büyük artılarından.
Burada bir blogger olarak beni yasa boğan tek şey fotoğraf ve video çekimine kati surette izin verilmiyor oluşuydu. Fotoğraf çekimine sadece tur bitiminde açık havaya çıkınca izin veriliyor, onda da zaten pek çekecek bir şey yok. Yine Postojna gibi burayı da komple rehber eşliğinde gezeceksiniz, fakat aydınlatma ilkine göre çok yetersiz, önemli noktaları rehber elindeki fener ile aydınlatıyor. Zaten fotoğrafa izin verilse bile o kadarcık ışıkla pek de bir şey çekilmezmiş.
Ayrıca fiziksel aktivite gerektirdiğinden her kesime hitap etmeyecek oluşu, kötü hava şartlarında açık havada yürüyüş kısmının zorlayıcı olacak oluşu, mağaranın gişesine yakın yiyecek içecek imkanının sınırlı oluşu eksileri arasında sayılabilir.
Özetle, biz bu iki mağaraya da girdiğimize bir an bile pişman olmadık. İkisinin de sundukları birbirinden çok ayrı. Buralara kadar gelmişken, parasından kaçmayıp ikisine de girmenizi tavsiye ederim. Bizim için bu iki mağara Slovenya’nın bize tatlı bir sürprizi oldu, bu kadar güzel şeyler göreceğimizi beklemiyorduk.
Daha fazla görsel ve bilgi için Instagram hesabımı da takip etmeyi unutmayın!
Başka seyahatlerde görüşmek üzere,
Sevgiyle!
Gülşen🧡