Konyalı biriyle 4 yıldır aynı evi paylaşıp hâlâ blogda bir Konya rehberi yazmamış olmamı esefle kınayarak yazıma başlamak isterim😅
Beni soracak olursanız, ben sonradan Konyalıyım, eş durumundan yani. Aslında İstanbul’da yaşamamıza rağmen, eşimin ailesi Konya’da ikamet ettiği için, bir ayağımız hep Konya’da oldu. Zamanla yemeklerinin de müptelası olunca, 4 yıllık gelinlik kariyerimde yeme-içme konusundaki basamakları hızla tırmanıp özellikle Konya’daki lezzet durakları hakkında epeyce bir deneyim sahibi oldum. Hâl böyle iken, neden bir “Konya Gezi Rehberi” yazmayayım ki diye düşünmeden de edemedim.
ÖNCE BİRAZ KONYA HAKKINDA…
Yazılarımda tarihsel mevzulara girmeyi pek sevmesem de, Konya’nın taa Selçuklular ve Osmanlılar zamanına dayanan köklü tarihini es geçmek olmaz. Her ne kadar son zamanlarda Konya’da gördüğüm restorasyon çalışmaları gözlerimi kanatsa da, Konya bu dönemlere ait alanında önemli pek çok esere ev sahipliği yapıyor. Cebinize Müze Kart’ınızı koyduğunuzda en azından girip görebileceğiniz birkaç mimari harikasını aşağıya ekliyorum:
- İplikçi Cami
- Karatay Medresesi
- İnce Minareli Medrese
- Alaeddin Keykubat Cami
- Eşrefoğlu Camii (Beyşehir’de)
KONYA’DA NE YENİR?
İşte geldik bu rehberin iskeletini, göz bebeğini oluşturan noktaya😂 Konyalıların çok iyi bildikleri bir şey varsa, o da kesinlikle insanın midesine nasıl hitap edileceğidir.
Benim için Konya’yı Konya yapan şey “etli ekmek” değil, başta onu bir belirteyim. Zaten onun lahmacundan farklı olduğuna zor ikna ettiler beni😅 Neyse, orası farklı bir mevzu.
TİRİT: Bence kendisi Konya’nın başına gelmiş en güzel yemek. Altta büyük küpler hâlinde doğranmış somun ekmeği (bu ekmekler bol et suyu ile ıslatılıyor), ardından süzme yoğurt, sumaklı soğan, onun üzerine küp küp domates, biber, maydonoz, en üste de et, bazı yerlerde ise köfte ekleniyor. En tepeden cosssss nidalarıyla tereyağ salınıyor😅😋
Bence tirit ile alakalı en büyük yanılgı, nerede yeneceği. “Konya’ya gidiyorum” dediğinizde herkes “Abii mutlaka Tiritçi Mithat’a git” diyecek. Şahsen ben yediğim ilk tiriti Mithat’ta yeseydim, sanırım bir daha tirit yemek istemezdim. Mithat’a ikincisi geçtiğimiz haftalarda olmak üzere iki kez şans verdim, bir daha da gideceğimi sanmam. Öncelikle tiritleri çok yağlı, ekmekler yağın içinde yüzüyor. Bu da yedikten sonra komaya girer gibi bir hâle getiriyor insanı. En son yediğimde soğan yoktu, biber ve domatesler közlenmişti, yoğurt sulanmış, hepsi koskoca bir bulamaç hâlini almıştı. Tüm bunlara ek olarak, gidip kapıda sıra bekliyorsunuz! Müptelası çok biliyorum, isterseniz yine deneyin, fakat az sonra yazacaklarıma da mutlaka bir şans verin.
“Peki Gülşen biz nerede tirit yiyelim?” diyenler için ise:
Kabakçı Ali: Ben bunun üzerine tirit yemedim. Kabakçı Ali tiriti köfte ile yapıyor. Defalarca yedim burada, bir kere bile fos çıkmadı. Sadece burada bir kez tirit yiyin diyorum, başka da lafım yok. Mekan Alaaddin Tepesi ve Kültür Park’a çok yakın. Pazartesi günleri ise kapalı oluyor.
Kubbealtı: Ola ki Kabakçı Ali’ye gidemediniz, sakın ha pes edip Mithat’a gitmeyin, Kabakçı Ali’ye en yakın tiriti Kubbealtı’nda yedim. Gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
FURUN (FIRIN) KEBABI: Konya’nın gönlümde taht kuran ikinci lezzeti kesinlikle bu. Kuzunun belli bölgelerini kocaman tepsilerde odun ateşinde yanan fırınlara saatler öncesinden sürüyorlar. Et bu şekilde ağır ağır geceden sabaha pişiyor. Eti servis ettiklerinde lime lime bir halde oluyor. Fırın kebabını sipariş ettiğinizde çoğu yer “yağlı, yağsız, az yağlı?” olarak seçenek sunar; eti ne kadar yağlı sevdiğinize göre siparişinizi verin. Standart porsiyonları 100 gramdır. Altında yarım tırnak pide, yanında da sadece kuru soğan, domates ve biber gelir. İşin kuralı bu şekilde, hatta çoğu mekanda çatal bile gelmez, elle yenilmesi bu yemeğin özelliği.
Şimdi heyecanlı heyecanlı Konya’ya geleceksiniz, ağzınızın suları akarak “Konya’da fırın kebabı nerede yenir?” diye soracaksınız. Size direkt “Hacı Şükrü” diyecekler. Hacı Şükrü bu konudaki en eskilerden biri, ama bence Hacı Şükrü’den daha iyi fırın kebabı yapan yerler mevcut. Benim tavsiyelerim ise şöyle:
Ali Baba Kebap: Yine bu işim eskilerinden. Konya Mevlana Türbesi’ne doğru ilerlerken çarşının içinde yeri. Eski, salaş bir mekan, ama parmaklarınızı yersiniz. Yalnız geleneksel Konya fırın kebabı sabahtan çıkar, öğlene kadar biter, restoran kapıya kilidi vurup çıkar. Ali Baba da böyle bir mekan, kebap bittiği anda kapatıp gidiyor. Gitmeden var mı diye mutlaka sorun.
Ehil Kebap: Mekan Konya’nın biraz dışında. Sanayi Sitelerine ve Otogar’a yakın iki şubesi var. Otogar’a yakın olana gittim ben hep, mekan oldukça büyük ve güzel. Kebap sürekli bulunuyor, Ali Baba gibi değil. Yine inanılmaz bir lezzette kebapları. Özellikle şehir dışından gelen kalabalık misafirlerinizi ağırlamak için mekanı çok ideal.
ETLİ EKMEK: Of! Artık yazının bu noktalarında geldiğimde cidden karnımdan gurultular gelmeye başladı🤦🏻♀️😅 Neyse devam ediyorum; ben uzun zaman bunun lahmacuna benzediğini savundum durdum. Ama aslında bazı farkları var. Etli ekmek lahmacuna göre çok uzun, çok ince ve daha çıtır bir şey. Ve 3-4 çeşidi var:
Etli ekmek: Anam babam lahmacun içi gibi kıyma ile hazırlanıyor.
Mevlana: Bu etli ekmek çeşidi Mevlana diye geçiyor ama Mevlana severler bu ismi biraz kırıcı buldukları için bazı yerlerde ve menülerde artık “karışık” diye geçiyor. Etli ekmek harcının üzerine meşhur Konya’nın küflü peynirinden ekleniyor. Bu arada bu benim en favori etli ekmek çeşidim🙈
Bıçak arası: Bu da bir diğer güzide etli ekmek çeşidi. Bunun farkı ise satırla kıyılan minicik kuşbaşı ile yapılması. Ondan bıçak arası ismini alıyor.
Peynirli Konya böreği: Bu da etli ekmek kategorisinde benim bildiğim son çeşit. Sadece Konya’nın küflü peyniri ile yapılıyor. Ama artık çoğu yerde bu peynir yerine kaşar kullanılıyor. Küflü peynir lezzetli olmasına rağmen oldukça ağır ve yağlı bir peynir çünkü.
Şimdi gelelim “Konya’da etli ekmek nerede yenir?” sorusunun cevabına;
Lokmahane: Buranın bıçak arası ve klasik etli ekmeği çok lezzetli. Meram Yaka’da (Yaka Cd.) ve Mengüç Caddesi’nde olmak üzere iki şubesi var. Lokmahane ayrıca pek çok Konya lezzetini bir arada bulabileceğiniz, otantik ve güzel mekanlardan.
Bolu Lokantası: Burası Konya’nın epeyce eski mekanlarından. Bolu Lokantası’nın peynirlisini denedim, gayet lezzetli fakat azıcık yağlı. Üzerine tereyağ eklememelerini söyleyebilirsiniz. Yeri de oldukça merkezi. Tarihi Bedesten Çarşısı ile Mevlana Türbesi arasında kalıyor.
Ferah Etli Ekmek: Biz Konya’ya gittiğimizde ailecek hep burada yedik. Valla yediğimiz tüm çeşitler oldukça lezzetli, biz seviyoruz🙈 Mekan Yaka Caddesi’nde.
Serenade Etli Ekmek: Taa Melih hayatımda yokken kendisi Konya’ya dair bildiğim nadir şeylerdendi. Vedat Milör amcam bir programında gitmişti buraya, öve öve öküz ettiydi😅🙈 Yıllar geçti, Melih’le evlendim, iflah olmaz bir Konya yemekleri aşığı oldum fakat ikimizin de yolu Serenade’ye geçtiğimiz aylarda düştü. İlk olarak sanayinin tam içinde, pek hoş olmayan bir mekanı var. Kadın kadına gitmek zorlu olabilir. Etli ekmekleri genel olarak fena değildi. Peynir olarak küflü peynir kullanıyorlar. Ama bir daha gider miyim? Sanmam. Konya’da daha iç açıcı mekanlarda daha lezzetlilerini yedim. Bizimla deyılsın Vedat Amca!
Cemo: Konya’ya gelen kimi görsem, Cemo check-in’i gözümü oyuyor. Arkadaş adamlar amma reklam yapmış ha😅 Ben orada hiç etli ekmek yemedim, yiyenler bana fikirlerini yazsın.
SAC BÖREĞİ: Konyalıların beni ikna edemediği bir başka lezzetleri. Etli ekmeğin lahmacun olmadığına bile ikna oldum da saç böreğinin gözlemeden farklı olduğuna asla ikna olamadım🙈 Gözleme gibi koca bir yufka açıp içine peynir, bazen sadece şeker ve tahin, bazen de içi boş gelecek şekilde o daire şeklindeki yufkayı yarıdan kapatıp yarım daire olacak şekilde bir sacın üzerinde pişiriyorlar. Üzerine de tereyağ sürüyorlar. Bence tam anlamıyla bir gözleme. Bunun için de Meram Eski Son Durak’taki Yörük Obası‘nı tercih edebilirsiniz. Saç börekleri ve yayık ayranları gerçekten lezzetli.
HÖŞMERİM: Geldik Melih’in adını duyduğunda eğer yemezse başını ağrıtan tatlıya😂😅 Gülüyorum ama yiyemezse sahiden başı ağrıyor. Höşmerim denince aklınıza Balıkesir’e has olan peynirli şahane tatlı gelmesin. Bunlarınki tamamen farklı. Un helvası gibi düşünün, içine tereyağa ek olarak kaymak ekliyorlar. Güzelce kavurup sıcak servis ediyorlar. Bunun iki çeşidi var, birine kavururken içine şeker koyuyorlar, diğerine ise hiç şeker koymadan kavurup üzerine bal döküp yiyorlar. “Konya höşmerimini nerede yiyelim?” derseniz de ilk çeşidini yiyebileceğiniz en güzel yer Akyokuş’taki Kafem. Kafem, Konya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Konya’nın pek çok noktasında bulunan kafeler zinciri. Akyokuş’takinin özelliği ise hem höşmeriminin lezzetli oluşu, hem de tüm Konya’yı tepeden izleyebileceğiniz bir manzaraya sahip oluşu. İkinci çeşit, yani ballı höşmerimi nerede yiyeceğiz diyenlere de cevabım; Lokmahane. Sunumu da lezzeti de çok şık. Bu konuda Mevlana Türbesi’nin hemen arkasında kalan Gülbahçe Restoranı önerenler çıkabilir. Ben açıkçası turistlerin tercih edeceği bir mekan olarak buldum orayı. Höşmerimi de sahiden çok lezzetsizdi. Melih bile yiyemedi -ki dediğim gibi höşmerime delirir.
SAC ARASI: Bıçak arası, sac arası, sac böreği hepsi kafanızı karıştırıyor di mi🙈😂 Ben yeni yeni çözdüm valla. Saç arası Konya’ya özgü bir tatlı. Oklavaya dolanmış bir baklava düşünün, içinde de kaymak var. Aslında lezzetli bir şerbetli tatlı, ama ben bir defasında çok ağır bir yemeğin üzerine yedim, o günden beri görünce içime fenalık geliyor😅 Siz görürseniz tadına bakın ama yine de👌🏻
BAMYA ÇORBASI: Bunu yiyene “Helal olsun be, bu tam goca Gonyalı olmuş valla” diyorlar😂 Bamya çorbası Konya’da etli ekmekten sonra belki de en meşhur olan şeylerden biri. Minicik çiçek bamyalar, yağlı kuzu kuşbaşı ile yapılır ve bol limon ile tüketilir. Çorba oldukça yağlıdır. Üzerinde neredeyse 1 parmak yağ tabakası bulunur ama lezzeti inanılmaz. Bu çorba birazdan da anlatacağım düğün pilavlarının vazgeçilmezi. Lokmahane, Cemo gibi geleneksel Konya yemeklerini sunan mekanlarda mutlaka tadına bakınız. Ayıptır söylemesi ben artık evde de yapabiliyorum😎🙈
KONYA (DÜĞÜN) PİLAVI: Ya benim için anlatması en eğlenceli konuya geldim😅 Konya’da en zor kabullendiğim, en zor özümsediğim şeylerden biri belki de budur. Arada duyardım “pilav döktürmek”, “pilava gitmek”, “filancanın haftaya pilavı varmış” gibi sözler. Allah canımı alsın şok oluyordum ne ki bu diye😅 Kendi pilavımdan 1 ay evvel Melih’in kuzeninin pilavı vardı, nişanlıyken ona katıldım. Pilav dedikleri şey aslında düğün🙈 Devasa mekanlar kurulmuş, pek bir süsleme yok mekanlarda. Bir sürü masa var. Her masaya 10 kişi oturuyor. Erkekler ayrı bir salonda, kadınlar ayrı bir salonda olacak şekilde düğün başlıyor. Masada 10 kişi olunca yemek servisi başlıyor. Ortaya kocaman taslarda önce yoğurt çorbası geliyor, o 10 kişi ortadan çala kaşık yemeye başlıyor. Bitince ardından ortaya büyük bir tabakta pilav üstü et geliyor. O da çala kaşık yeniyor. Sonra büyükçe bir tabakta irmik helvası geliyor, hemen o da yeniyor ortadan. Ardından büyükçe bir kasede yine ortaya bamya çorbası geliyor. Yine herkes aynı kaptan kaşıklarıyla çorbayı yiyor😅 Sonra bir daha pilav geliyor üzeri etli, o da yeniyor😂 En son ortaya zerde tatlısı geliyor (su, pirinç ve şeker ile yapılan bir çeşit muhallebi). O da yendikten sonra, masadakiler arasında anlaşıp bir daha yemeye karar verirlerse, bu rutin tekrarlanıyor. Artık mideleri ne kadar alıyorsa. Bu arada çoğu zaman masadakiler birbirini tanımıyor. O an o masada kimle oturduysan onunla yiyorsun.
Valla ilk pilav deneyimimde kayınvalidem bize ayrı servis tabağı götürdü evden😅😂 Tanımadığım 9 farklı insanla aynı tabaktan çala kaşık yeme fikri bana hala çok garip geliyor açıkçası🙆🏻♀️ Bir de bazen arada teyzeler kendi kaşığı ile bamya çorbasının yağı karışsın diye tüm kaseyi kaşıkları ile turluyorlar ki evlere şenlik bir görüntü😆🙊
Konya’da düğünler sadece pilav şeklinde yapılmıyor elbette, düğün salonlarında, otellerde de evlenenler var. Ama yaygın gelenek “pilav döktürmek”. Kilolarca, hatta tonlarca et kazanlarda bir gece önceden pişiriliyor, hazırlanıyor. Düğün günü de düğün salonundaki görevliler dualarla kazanları açıyor. En ilginci ise, siz belli bir sayıda davetiye dağıtmış olsanız bile, pilava kaç kişi geleceğini asla bilemezsiniz. Yoldan geçen adam da girip orada karnını doyurabilir. Girerken kimse davetiyenizi sormaz, hangi tarafın davetlisi olduğunu sormaz. Allah’ın misafirisinizdir. Ve daha da ilginci bu tarz pilavlarda yemeğin yetmediği çok nadir görülürmüş. Yani bereketli oluyor sanırım dualarla açıldığı için kazanlar😊
Size tavsiyem, Konya’da birkaç gününüz varsa, birazdan aşağıda yazacağım salonlardan birine yolunuzu düşürüp Tanrı misafiri olarak bir pilava katılıp hem karnınızı doyurun, hem de ortamı görün. Konya’da en çok tercih edilen düğün pilavı mekanları; Diltaş Sosyal Tesisleri (Bizimki burada oldu🙈) ve Atiker De Luxe.
KONYA’DAKİ DİĞER YEME-İÇME MEKANLARI
Konya’ya özgü tüm lezzetleri birbir sıraladık. Şimdi de buraya özel olmayıp, genel olarak lezzetine bayıldığım bazı yerleri, kahvecileri, tatlıcıları sıralamanın zamanı.
Çini Ali: Bakın Allah’ın adını verdim bunu bir kenara yazın. Ben hayatımda daha güzel köfte yemedim. Her geldiğimde mutlaka gitmeye çalışıyorum artık. Köftenin yanında cacık ve piyaz da ikramları. Çalışanlar ise inanılmaz güleryüzlü. Hatrım için burada köfte yiyin🙈
Akyokuş Konya Mutfağı: Yine Konya’yı tepeden görecek şekilde, Akyokuş Tepesi’nde yer alan bu restoran çokça farklı çeşitte yemek sunuyor. Konya’da fazla zamanı olmayan, birkaç çeşidi bir arada denemek isteyenler için ideal olabilir.
Bacıyan-ı Meram: Burası benim Konya’da en beğendiğim girişimlerden. Kadınların kurduğu, el emekleri ile yaptıkları mantı, içli köfte, fellah köfte, saç böreği gibi birçok çeşit lezzeti sundukları ufak bir konak. Kadınların gün oturmaları için toplandıkları, mahremiyete özen gösteren, sadece kadınların garsonluk yaptıkları, lezzetli yemekleri olan bir mekan. Kısıtlı süreniz varsa ilk tavsiyem değil tabii ama belki hâl-i hazırda Konya’da yaşayıp da buraya bilmeyenlerin işine yarayabilir.
Hi Coffee: “Kahve içeceğim yer hem leziz kahveler yapsın, hem mekanı tarz olsun, hem de şöyle Mevlana Türbesi’nin ikonik manzarasını görse hiç fena olmaz” derseniz Hi Coffee tam Mevlana Türbesi’nin karşısında, şahane bir konumda ve gayet nezih bir mekan.
Araf Hotel/Aşk Kafe: Araf Hotel bence Konya’nın en şeker mekanlarından. İç dizaynı inanılmaz güzel. İstanbul’da bile bu kadar güzelini nadir görürsünüz. Bu otelin teras katı, ve giriş katı kafe olarak hizmet veriyor, kesinlikle bir kahve için şans vermeyi ihmal etmeyin.
Hich Hotel: Burası da Araf Otel gibi butik olarak çalışan, iç dizaynı harikulade bir otel. Hich Otel, otelin kahvaltı salonunda dışarıdan gelen müşterilere hem açık büfe kahvaltı hem de kafe hizmeti veriyor. Kahvaltısı kişi başı 40 TL. Çalışanlar çok sevecen, mekana ise söylenecek söz yok.
Ebrar Unlu Lezzetler: Konya’da en sevdiğim şeylerden biri de kadınların çok fazla altın günü adeti olduğu için zamanla ev usulü çalışan pastanelerin türemiş olması. Ebrar da onlardan biri. Envai çeşit unlu mamüle sahip bir yer. Hepsinde en kaliteli malzemeleri kullanıyorlar; kurabiyeler, baklavalar her şey tereyağ ile yapılıyor. Biz her seferinde buradan bir şeyler paketletip İstanbul’a getiriyoruz🙈 Kaymaklı kurabiyesi, haşhaşlı cevizli açması, zeytinyağlı sarması, ve höşmerimi çok lezzetli. Zaten içeriye adımınızı atınca aklınızı kaybedersiniz benden söylemesi😅 Tek dezavantajı, çok iyi malzeme kullandıkları için fiyatları standart pastanelerin bir tık üzerinde.
Valide Sultan Unlu Mamüller: Konya gevreği de buraya özgü lezzetlerden. Galeta gibi düşünün ama tereyağlı, zeytinyağlı, kenevirli, gibi onlarca çeşidi var. Biz bu zamana kadar en çok Valide Sultan’ın gevreğini beğendik. Mekan, Tarihi Konya Garı’nın hemen karşısında, Ferit Paşa Caddesi’nde. Ayrıca buranın gizli tarifi olan, 41 malzemeden oluşan bir “Valide Sultan Kurabiyesi” var, gitmişken stoklayıp yanınıza alın. Ağızda dağılan, şahane bir kurabiye.
Paşam Pastanesi: Ola ki Konya’ya yazın yolunuz düşer, ya da canınız kaliteli ve lezzetli tatlı yemek ister, hem dondurma konusunda, hem de tatlı ve pasta konusunda Paşam çok başarılı. Özellikle dondurma çeşitleri inanılmaz. Hangisini seçeceğinizi bilemez, 2 kilo alıp çıkarsınız😅 Ayrıca tazecik waffle külah yapıyorlar dondurma için👌🏻
KONYA’DA GEZİLECEK YERLER
Allah’ım sana şükür restoran önerilerini bitirip bu kısma geçebildim😅 Ama ben ne yapayım Konya=yemek🤷🏻♀️ Bu bölüm yemek kadar detaylı olmaz belki ama ben yine de deneyimlerimden yola çıkarak size hemen birkaç öneri yazayım:
Mevlana Türbesi: Zaten artık bunu görmeden giderseniz, Paris’e gidip Eyfel Kulesi’ni görmeden dönmüş gibi olursunuz😂 Türbeyi, ona bağlı müzeleri ziyaret etmeyi, Mevlana Meydanı’nda bir tur atmayı bir zahmet ihmal etmeyin artık.
Konya Tarihi Bedesten: Benim Konya’da gezmekten en zevk aldığım yer. İstanbul’daki Eminönü gibi, küçük küçük dükkanlar var ama son restorasyon ile hepsi Safranbolu Evleri gibi minnoş minnoş.
Camiler: Aziziye Cami, Kapu Cami, İplikçi Cami, Selimiye Cami. Bunların hepsi Bedesten’in ya içinde, ya da etrafında. Özellikle Aziziye Cami hem içten hem dıştan çok görkemli görünüyor.
Alaeddin Tepesi: Bildiğiniz gibi Konya çarşaf gibi düz olunca, adamlar en ufak bir çıkıntıya tepe deyip, orayı park bahçe yapmışlar😅 Burası da yazın gençlerim adam başı 2 kilo çekirdek eşliğinde 2’şer litre Kola tükettiği, gözleme açık, nev-i şahsına münhasır bir alan. Çok elzem değil ama yolunuz düşerse bir bakıverin.
Zafer Çarşısı/Meydanı/Caddesi: Ya ben buraya bitiyorum🙈😅 Küçük Gaziosmanpaşa bence burası. Yaş ortalaması 13-22 yaş arası erkekler, akıl almaz saç traşları, yani anlatmakla olmaz. Dersanelerin, kursların, 3. Sınıf butik ve giyim mağazalarının bulunduğu, 2.5 TL’ye et döner satan restoranların bulunduğu bir cadde😆 İnsanları gözlemek için yolunuzu düşürün bence. Burası Konya’nın kalbi, ama sadece gençler için.
Mengüç Caddesi: Bedesten’i geçince, Mevlana Türbesi’nin hemen çaprazında kalan bir cadde. Buradaki evler en minnoş şekilde restore edilip sevimli bir sokak oluşturulmuş. Birkaç kafe, restoran ve nargileci var. Lokmahane restoranının bir şubesi de burada. Buradaki şubesi çok otantik üstelik.
Sille Köyü: Burası Konya merkeze araçla 15-20 dk uzaklıkla eski bir köy. İçinde komple taş evler, bir Rum kilisesi, taş yollar ve köprüler mevcut. Şimdilerde Konyalıların hafta sonu çay kahve içmeye gittiği, düğün fotoğrafı çekimlerinin yapıldığı çok minnoş bir köy. Konya’ya kadar yolunuz düştüyse buraya mutlaka ama mutlaka uğrayın. Bu köyde mekan tavsiyesi isteyenler içinse Taş Han Kafe’yi önerebilirim. Mekan eski bir taş konaktan evrilmiş, kahvaltısı lezzetli.
Konya Tropikal Kelebek Bahçesi: Konya’nın azıcık dışında yer alan bu mekan aslında kendi çapında özel bir yer. Yüzlerce farklı kelebek türüne ev sahipliği yapan, onlara biyolojik bir yaşam atmosferi oluşturan özel bir mekan. Özellikle çocuklu aileler için güzel bir gezi önerisi olabilir.
Bilim Merkezi: Buraya ben de henüz gidemedim ama gidenler gayet güzel olduğundan bahsediyorlar. Konya Havalimanı’na çok yakın. Konya’ya indiğinizde belki ilk durağınız burası olabilir.
Meram Bağları: Meram Konya’nın yeşillik kısmı, güzel kısmı aslında. Meram ilçesinde genellikle bahçe içinde evler, güzel bir sadelik var. Vaktiniz varsa Meram Deresi’ni takip ederek Meram’ı gezip, Son Durak’a gidebilirsiniz. Meram Son Durak’ta pek çok kafe, restoran ve vakit geçirilecek yerler mevcut.
Akyokuş: Daha evvel restoran kısmında da bahsettiğim gibi Akyokuş Konya’yı tepeden görebileceğiniz en yüksek nokta. Özellikle akşamları ışık ışık görünüyor Konya buradan.
Konya Kültür Park: Konya’nın merkezinde yer alan, büyükçe bir park. Önceden fuar alanıymış. Bazen farklı etkinliklere ev sahipliği yapıyor.
Kyoto Japon Parkı: Konya Kyoto ile kardeş şehir seçilmiş. Bu sebeple Japon mimarisinde yer alan pagoda ve tapınakların yer aldığı çok şeker bir park yapmışlar. Yine burada da düğün fotoğrafı çekimleri yapılıyor. Açık büfe kahvaltısı da fena değil, vaktiniz varsa şans verilebilir.
Meke Gölü: Bildiğiniz gibi Konya devasa bir şehir, Meke Gölü de her ne kadar Konya merkezden bir saat uzakta olsa da yine de Konya sınırları içinde. Meke Gölü Türkiye’nin tek krater gölü. Biz bu yaz gittiğimizde maalesef etrafındaki suların kurumuş olduğunu gözlemledik. Halbuki önceleri flamingolara bile ev sahipliği ediyormuş.
Çatalhöyük: Her ne kadar Göbekli Tepe’den sonra insalık tarihinin en eski yerleşim yeri olma ünvanını kaybetmiş olsa da Çatalhöyük insanlık tarihinde hala önemli bir yere sahip. Büyük beklentilerle gitmeyin ama tarihe ve arkeolojiye ilginiz varsa, zamanınız varsa görmek isteyebilirsiniz.
KONYA’DA KONAKLAMA
Malum biz Konya’da ailemizin yanına gidiyoruz, dolayısıyla bir otel deneyimimiz hiç olmadı ama Konya’da gördüğüm, iyi olduğunu duyduğum, bildiğim bazı otelleri fikir vermesi açısından aşağıya ekliyorum:
Araf Otel: Konya’da birgün otelde kalacak olsam ilk tercihlerimden biri olurdu. Çünkü çok cici. Mevlana Müzesi’ne çok yakın.
Hich Otel: Konya’ya gelen tüm ünlülerin, tüm bloggerların tercih ettiği otel burası. İçi çok şık bence. Mevlana Müzesi’ne çok yakın.
Hilton Garden Inn: Konum olarak iyi, hemen Mevlana Kültür Merkezi’nin yanında.
Bayır Diamond Hotel: Konya’nın en yeni otellerinden. Şu an düğün dernek için en çok tercih edilen sanırım bu. Kule Site AVM’nin karşısında, önünde tramvay durağı var.
Ibis ve Novotel: Konum olarak biraz dışarıda, çevreyolu üzerinde. Aracınız yoksa tavsiye edilmez.
Dedeman Otel (5 Yıldız): Sille Yolu üzerinde, aracı olmayanlar için tavsiye edilmez.
Ramada Otel (5 Yıldız)
Grand Konya Otel (5 Yıldız)
Özkaymak Otel (4 Yıldız)
Bera Otel
KONYA İLE İLGİLİ ÖNEMLİ BİLGİLER
Konya’da çoğu sokakta tatlı su çeşmeleri bulunur. Buralardan su içebilir, eviniz için su doldurabilirsiniz.
Konya’da şehiriçi bisiklet kiralama sistemi mevcut, ve şehrin neredeyse tamamında bisiklet yolları mevcut. Berlin’de bile bulunan “Next Bike” firması Konya’da da faaliyet gösteriyor. Buradan bisiklet kiralayıp Konya’yı gezebilirsiniz. İlk yarım saati ücretsiz.
Konya kurak ve karasal bir iklime sahip. Doğma büyüme İstanbul’da yaşamış biri olarak Konya’ya geldiğimde ilk elimin gittiği şey burun spreyi ve dudak nemlendirici oluyor. Nem oranı yüksek bir şehirden geliyorsanız, çantanıza bir burun açıcı sprey ile bir de dudak nemlendicisi atmanızı öneririm.
Konya’nın arpası, buğdayı kadar Bozkır tahini de meşhur. Yanınızda götürme ihtimaliniz varsa Konya’dan giderken tahin almanızı tavsiye ederim.
KONYA’YA ULAŞIM
Tren – Yüksek Hızlı Tren – Uçak – Otobüs – Otomobil
Tren ve Yüksek Hızlı Tren ile:
Birkaç ay içinde yerini yeni YHT garına bırakacak olan mevcut tarihi gar, şehrin ulaşımı kolay, merkezi bir yerinde bulunuyor. Yeni YHT garı ise birkaç kilometre daha kuzeyde, sanayinin içinde yer alıyor.
Her gün İstanbul’a (Eskişehir uğramalı) karşılıklı 3’er, Ankara’ya ise 8’er sefer bulunuyor. Seyahat süreleri ve bilet fiyatları şöyle:
Eskişehir 1 saat 40 dakika (Ekonomi: 39,50 TL, Business: 57,50 TL)
Ankara 1 saat 47 dakika (Ekonomi: 31 TL, Business: 45 TL)
İstanbul (Pendik) ise 4 saat 20 dakika (Ekonomi: 86 TL, Business: 125 TL)
Gardan çıktıktan sonra dümdüz devam ederseniz 850 metre içinde Anıt Meydanı’na ulaşırsınız. Buradan 150 yıllık mazisi bulunan Konya Lisesi (Bilinen adı ile Gazi Lisesi), ile Konya Devlet Tiyatrosu’nun arasındaki Atatürk Caddesi üzerinden Konya’nın kalbi Zafer Meydanı’na ve Alaaddin Tepesi’ne yürüyebilirsiniz.
Şehirlerarası Otobüs ile:
Konya’ya otobüsle gelenler ise otogarda bir durağı da bulunan tramvay ile 45 dakika süren bir yolculukla Zafer Meydanı’na ulaşabilirler.
Uçak ile:
Konya’ya, Sabiha Gökçen’den Pegasus ve Anadolu Jet, Atatürk’ten ise THY ile yaklaşık 1 saatlik uçuşla ulaşabilirsiniz. Şehir merkezinin yaklaşık 15 km kuzeyinde bulunan Konya Havaalanı’ndan merkeze Havaş ile 12 TL karşılığında ulaşabilirsiniz. Havaş’ın şehirdeki son durağı Anıt Meydanı’dır.
Kışın, havaalanı çevresindeki yoğun sisten ötürü sık sık sefer iptalleri yaşanmaktadır, bu yüzden kış aylarında yüksek hızlı treni tercih etmek daha mantıklıdır.
Otomobil ile:
İstanbul’dan otomobil yolculuğu Ankara’ya kadar TEM Otoyolu, devamında Konya-Ankara karayolu ile sağlanıyor. Yolun tamamı duble yol olup, özellikle yaz aylarında uçsuz bucaksız çorak Konya Ovası’nın sıkıcı manzarasından ve neredeyse virajsız olmasından dolayı bitmek bilmiyor. Uyanık kalmak için yoğun çaba harcamanız gerekecek.
KONYA’DA GEZİLECEK YERLERE ULAŞIM
Toplu taşıma – Yürüme – Araç Kiralama – Bisiklet
Toplu Taşıma:
Konya’da 2 adet tramvay hattı bulunuyor. Zafer ve Alaaddin duraklarından başlayan bu iki hattan biri şehrin kuzeyine, Selçuk Üniversitesi’ne; diğeri ise şehrin doğusuna, Adliye binasına gidiyor.
Selçuk Üniversite hattının şehre gelen misafirler için tek kullanımı otogara ulaşımda olabilir. Adliye hattı ise Zafer ve Alaaddin’den Mevlana Müzesi ve Mevlana Kültür Merkezi’ne ulaşım için kullanılabilir.
1,50 TL karşılığında alacağınız Elkart ile veya temassız özelliği bulunan kredi kartlarınızla tramvay ve otobüsleri kullanabilirsiniz. Tek biniş ücreti 2,10 TL’dir.
Zafer veya Alaaddin’e ulaştıktan sonra; Mevlana Müzesi, Kültürpark, Alaaddin Tepesi, Tarihi Bedesten Çarşısı, Karatay Medresesi, İnce Minareli Medrese, Aziziye Cami, Kapu Cami kısa yürüyüşlerle kolayca ulaşılabilecek yerlerdir.
Mevlana Kültür Merkezi’ne, Mevlana Müzesi’nden yürüyerek veya tramvay ile ulaşabilirsiniz.
Sille’ye, 64 numaralı Sille otobüsü ile Mevlana Kültür Merkezi, Mevlana Müzesi, Alaaddin Tepesi önündeki duraklarından binerek 30 dakikada gidebilirsiniz. Otobüs olabilecek en kısa yoldan Sille’ye ulaşıyor ve sefer saatleri de oldukça sık.
13 comments
Gez dünyayı gör Konya’yı 😊
Sahiden de öyle🙈 Gez Dünya’yı, ye Konya’yı hatta😅
Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık Gülşen Hanım 👏👏❤️
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim, çok sevindim❤️
Bir Konyalı olarak yazınızı son noktasına kadar büyük bir zevkle okudum ve sanırım acıkma hissi bende de oluştu 🙂 kaleminize sağlık…
Benim yazı boyunca karnım guruldadı desem yalan olmaz😅 Çok teşekkürler
Çoğunlukla yemek üzerine bir yazı olmuş, gezi rehberinden ziyade. Konya’nin son zamanlarda kaybetmeye başlasa da ruhunu hissetmek, anlamak lazım.. Yoksa yemek her yerde yenebilir. Yine de öneriler için tesekkurler, gitmediğim yerleri deneyecegim:)
Zaten rehberin başında da belirttim, daha ziyade yeme içme üzerine olacak diye. Gezdiğim, denediğim yerleri eklemeye çalıştım. Yemek elbette her yerde yenir, ben de nacizane Konya’da yiyip memnun kaldıklarımı paylaştım. Teşekkürler
Çok güzel bir Konya rehberi olmuş , emeğinize sağlık 🙂
Daha evvel birer günlük konaklamalar şeklinde üç kez Konya’ya gittim , çok güzel, , esnafı misafirpervere ve saygılı . Çok temiz bir şehir. 🙂
Biz , tarihi Konya evi olan bir yerde yemiştik yemeklerimizi ve bir Bursalı olarak en çok bamya çorbasını ve etli pilavını sevdim .
Bir gün oralarda karşılaşmak dileğiyle 🙂
Çok teşekkür ederim, beğenildiyse ne mutlu🙏🏻😊
Konyalı olmayan bir insanin konyayi bu kadar güzel ve tam anlamiyla mükemmel anlattigini hiç görmemiştim. Müthiş bir yazı olmuş gerçekten tüm Konyalılar adına teşekkür ederim 😊
Eş tarafından Konyalı olmanın avantajı sanırım biraz🙈 Bir de biz Konya’da olduğumuz zamanları hep yeni yerler keşfetmekle değerlendirmeye çalışıyoruz. Beğendiyseniz ne mutlu, eksik gördüğünüz yerler varsa önerileriniz başımla beraber❤️🙏🏻
Fazlası var eksiği yok gerçekten👏👏❤